Rahim İçi Araç (Spiral)
Rahim İçi Araç (Spiral)
Spiral gebelikten korunmak amacıyla rahim içerisine yerleştirilen T şeklinde bir alettir. Günümüzde bakır içeren rahim içi araçlar en çok kullanılanlardır. Bunların dışında progesteron hormonu (levonorgestrel) içeren rahim içi araçlar da vardır.
Adet kanamasının hemen sonrasında veya gebelik olmadığı kesinse herhangi bir günde uygulanabilir. Aktif vajinal enfeksiyonu, aşırı akıntısı olanlara takılmamalıdır.
İdeal koruyuculuk süresi bakırlı olanlarda 10 yıl, hormonlu olanlarda 5 yıldır. Rahim içi aracı olanların yıllık doktor muayenesi olması gerekir.

Rahim içi araca bağlı olarak kadınlarda aşırı adet kanamaları, ara kanamalar, kasık ağrıları görülebilir.
Progesteron (levonorgestrel) hormonu içeren rahim içi araçların standart olanlara göre en önemli avantajı kanama problemlerine yol açmamasıdır. Hatta kanama problemi olanların tedavisinde çok faydalı olurlar.
Spiral (RİA) gebeliği nasıl önler?
- Spermisidal etkilidir.
- İmplantasyonu engeller.
- Endometrial kavitede fibrin ve fagositikk hücreler birikir
- Uterusta prostaglandin salınımını arttırır
- Bakırlı RİA spermin hareketliliğini ve akrozom reaksiyonunu engeller
- Progesteron içeren RİA ovulasyonu engeller (siklusların sadece %15'inde)
- Progesteron içeren RİA servikal mukusu kalınlaştırarak sperm geçişini zorlaştırır.
- Akut PID (pelvik inflamatuar hastalık), akut servisit ve vajinit varlığında spiral uygulanmamalıdır.
- Son 3 ay içerisinde postpartum endometrit veya septik abortus geçirenlerde RİA uygulanmamalıdır.
- Genital aktinomiköz varlığında RİA uygulanmaz.
- Kendisi veya partneri çok eşli olanlarda spiral kullanılması önerilmez çünkü bu çiftler cinsel yolla bulaşan hastalıklara (ve PID) karşı risk altındadır.
- Bakır alerjisi olanlarda ve Wilson hastalığı varlığında bakırlı RİA kullanılmaz.
- Bilinen veya şüphelenilen meme kanseri varlığında progesteron (levonorgestrel) içeren RİA kullanılmaz.
Spiral doğumdan ne kadar sonra takılabilir?
Doğumdan hemen sonra spiral takılabilir. Doğumdan sonra ilk 48 saatte yada 4 hafta geçtikten sonra takılması önerilir. 48 saat ile 4 hafta arasında kalan sürede uterus perforasyonu (rahimin delinmesi) riski yüksek olduğu için takılmaması önerilir.
Spiral düşük ya da küretajdan ne kadar sonra takılabilir?
Düşük ya da küretajlardan hemen sonra spiral takılabilir.
Spiral kilo aldırır mı?
Hayır bakırlı normal spiraller herhangi bir hormon veya başka bir ilaç içermediği için kilo alınması veya verilmesi ile hiçbir ilgisi yoktur. Hormonlu (progesteronlu) spiraller de kilo alınmasına neden olmaz.
Spiral ile korunmak ne kadar başarılıdır?
Spiral de doğum kontrol hapları, 3 aylık iğneler ve cilt altı implantlar gibi yüksek koruma başarısına sahiptir. 1 yılda gebe kalma riski %1'den düşüktür.

Spiral kullanırken gebelik oluşursa ?
Hiçbir doğum kontrol yöntemi yüzde yüz koruma sağlamaz. Spiralle korunurken de çok nadiren de olsa gebelik oluşabilir. RİA kullanımında görülen gebeliklerin önemli bir kısmı aracın düşmesi ve düştüğünün fark edilmemesinden kaynaklanmaktadır. Spiralle birlikte rahim içinde bir gebelik oluşursa ve gebeliğin devamı düşünülüyorsa ciddi enfeksiyon ve septik şok riskleri nedeniyle spiral çıkarılmalıdır. Ancak bu çıkarılma işlemi sonrasında %30 oranında kendiliğinden düşük riski vardır.Gebeliğin devamı istenmiyorsa kürtajla gebelik sonlandırılır. Bununla birlikte spiralle rahim içinde gebelik oluşan kişilerde hiç bir müdahale yapılmasa bile %50 oranında düşük riski vardır. Erken doğum riski ise yaklaşık dört kat artar.
Eğer gebelik ilerledi ise spiral çıkartılamaz hale gelir ve orada kalması durumunda bebek üzerine anomali (sakatlık) açısından bir risk teşkil etmeyecektir.
Spiral - dış gebelik ilişkisi
Halk arasındaki yanlış bir inanış da spiralin dış gebeliğe neden olduğudur. Spiral kullanımı etkili bir doğum kontrol yöntemi olduğu için gebelik ihtimalini son derece azaltır, bu yüzden spiral kullananlarda korunmayanlara göre dış gebelik riski de azalmıştır. Ancak spiral kullanırken hamile kalanlarda bu gebeliğin normal gebelik değil de dış gebelik olma olasılığı daha yüksektir.
Eski kuşak yüksek miktarlarda östrojen içeren doğum kontrol hapları hayati tehlike doğurabilen yan etki görülme riskindeki artış nedeni ile 35 yaş üzerindeki kadınlarda kullanılmaz.
Yeni yapılan çalışmalar düşük doz hapların uzun süreler güvenle kullanılabileceğini ortaya koymuştur. Bu nedenle yeni kuşak düşük dozlarda östrojen içeren oral kontraseptifler menopoza kadar kullanılabilir.
Oral kontraseptif ile korunan bir kadın çocuk sahibi olmaya karar verene kadar hiç ara vermeden kullanmaya devam edebilir.
HAP ALIMI UNUTULURSA NE YAPMAK GEREKİR?
Kadınların pek çoğu hap almayı zaman zaman unutmaktadır. Bu durumda hapın koruyuculuğu azalabilmekte ve istenmeyen gebelikler görülebilmektedir.Eğer doğum kontrol hapınızı almayı unuttuğunuzu fark ederseniz unuttuğunuz hap sayısı ve bulunduğunuz döneme göre ek önlemler alarak istenmeyen bir gebeliğin önüne geçebilirsiniz.
.
Ne yapmalı ?
Ek korunma
1 hap unutulursa Akla geldiği anda o hap alınır ve bir sonraki hap normal şekilde kullanılır Gerekmez İlk 2 haftada 2 hap unutulursa Takip eden 2 günde ikişer hap alınır Şart olmamakla beraber 7 gün ek korunma uygulanabilir. Eğer 3. haftada 2 hap ya da herhangi bir zamanda ikiden fazla hap unutulursa Kalan haplar bırakılıp yeni bir kutuya başlanır Hemen ek bir korunma uygulanmalı ve 7 gün sürdürülmelidir. KİMLER DOĞUM KONTROL HAPI KULLANAMAZ?
Tüm ilaçlarda olduğu gibi doğum kontrol haplarının da kullanılmaması gereken durumlar vardır. Bunlardan bazılarında kullanıma kesinlikle izin verilmezken bazı durumlarda kontrol altında kullanıma onay verilebilir.Doğum kontrol haplarının kesinlikle kullanılamayacağı durumlar
- Bilinen ya da şüphe edilen gebelik varlığı: Adet gecikmesi olduğunda bu durumun altında yatan sebep aydınlatılmadan OK kullanımına başlanmamalıdır
- Trombofilebit: Damar iltihabı olan trombofilebit varlığında ya da daha önceden bu tür bir hastalık geçirmiş kişiler doğum kontrol hapı kullanamazlar. Oral kontraseptiflerin içinde bulunan östrojen hormonu kanın pıhtılaşmaya olan eğilimini arttırmaktadır. Damar içindeki kan pıhtılaştığında damarda yıkanma meydana gelmekte ve o damarı kanlandırdığı alanda beslenme ve oksijenlenme bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Bu olay hayati organlardan birinde ortaya çıktığında ölüme kadar uzanan etkiler görülebilir.
- Tromboembolik bozukluk, serebrovasküler hastalık varlığı ya da daha önceden geçirilmiş olması da benzer risk taşıdığından OK kullanımı kesinlikle sakıncalıdır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından yapılan yeni bir çalışmada düşük doz östrojen içeren doğum kontrol haplarının gelişmiş ülkelerdeki sigara içmeyen kadınlarda inme riskinde bir artışa neden olmadığı ancak gelişmekte olan ülkelerde bir risk artışının söz konusu olduğu bulunmuştur. Bu farkın nedeni büyük olasılıkla genel sağlık durumlarındaki farklılıklardır.
- Koroner arter hastalığı ya da iskemik kalp hastalığı öyküsü
- Belirgin karaciğer bozukluğu: Östrojen hormonu vücutta karaciğer tarafından yıkılır ve atılır. Eğer karaciğer tam olarak işlev göremiyorsa östrojen yıkılamaz ve istenmeyen etkiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle hepatit ya da başka bir nedenle karaciğer sorunu yaşayan kişiler doğum kontrol hapı kullanmamalıdırlar. Yapılan kan incelemelerinde karaciğer fonksiyon testleri normale dönene kadar OK kullanılmaz.
- Bilinen ya da şüphe edilen meme kanseri: Östrojen hormonunun kanserli meme dokusu üzerindeki etkisi belli değildir. Bu nedenle meme kanseri ya da kuşkusu durumunda kullanılmaz.
- Tanısı konmamış anormal kanamalar: Anormal vajinal kanamalar pek çok hastalığın belirtisi olabilir. Bu hastalıkların bazıları doğum kontrol haplarından olumsuz şekilde etkilenebilir. Bu nedenle anormal vajinal kanaması olanlarda tanı konana kadar OK kullanılmaz.
- 35 yaş üzeri sigara içenler.
Klinik değerlendirme sonrası hastanın onayı ile dikkatli şekilde kullanılabilecek olan durumlar
- Migren: Doğum kontrol hapları içerdikleri hormonların etkisi ile migren ağrılarını tetikleyebilir. Bazı kişilerde var olan migren daha da şiddetlenebilirken diğerlerinde ağrıların sıklığı ve şiddeti azalabilir. Bazı kişilerde ise daha önceden migren öyküsü olmamasına rağmen hap kullanmaya başladıktan sonra migren ortaya çıkabilir. Bu etki özellikle yüksek doz içeren haplarda belirgindir. Migren problemi olanların başka bir yöntem kullanması daha uygun olur.
- Yüksek tansiyon: 35 yaşından genç olan kadınlar herhangi ek bir sorunları yoksa tansiyonları ilaçlarla kontrol altına alındıktan sonra düşük doz oral kontraseptifleri kullanabilirler.
- Myomlar: Myom ile doğum kontrol hapları arasındaki ilişki tartışmalıdır. Eskiden bu ilaçların içerdikleri östrojen nedeni ile myomlarda büyümeye neden olacağı düşünülmekteydi. Ancak yapılan çalışmalarda bu tür bir etki saptanamamıştır. Myomu bulunan kadınlar düşük doz doğum kontrol haplarını güvenle kullanabilirler.
- Gebeliğe bağlı şeker hastalığı: Gestasyonel diyabet adı verilen bu durum gebelikte salgılanan hormonların etkileri sonucu vücudun şekeri metabolize etme yeteneğinde bozulmaya bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Önceki gebeliklerinde şeker hastalığı ortaya çıkan kadınlar yılda en az bir kez kan şekeri kontrolü yaptırmak şartıyla düşük doz östrojen içeren hapları kullanabilirler.
- Şeker hastalığı: 35 yaşından genç şeker hastaları kan şekeri düzeyleri kontrol altında olmak şartıyla OK kullanabilirler
- Epilepsi (sara): Oral kontraseptifler epilepsi ataklarını tetiklemezler hatta bazı kadınlarda epilepsi krizlerinin sıklık ve şiddetinde azalmalar rapor edilmektedir. Epileptik hastaların dikkat etmesi gereken durum kullandıkları ilaçların, doğum kontrol haplarının etkisini azaltabilmesidir. Bu nedenle daha etkin bir korunma sağlanması için başka bir yöntem tercih edilebilir.
- Gebelikte görülen tıkanma sarılığı: Gebelikleri sırasında safra yollarında tıkanma ve buna bağlı sarılık geçiren kadınlarda doğum kontrol hapı kullanımı sırasında da benzer etkiler görülebileceğinden dikkatli olunmalıdır. Düşük doz içeren ilaçların bu tür tıkanma etkisi yaratması beklenmez.
- Orak hücreli anemi: Taşıyıcı olan kadınlar düşük doz hapları kullanabilir. Orak hücreli anemi hastası olanlarda ise teorik olarak damar tıkanıklığı riski mevcuttur.
- Safra kesesi hastalığı ya da sarılık ile birlikte seyreden hastalıklar
- Kan lipide değerlerinin yüksekliği: Kan lipidleri yüksek olanlar ya da ailevi lipid yüksekliği bulunanlar yakın takip altında kullanmalıdır
AMELİYAT ÖNCESİ OK KULLANIMI
Oral kontraseptifler kanın pıhtılaşma mekanizmasında değişikliğe neden olabildiği için herhangi bir nedenden dolayı ameliyat planlanan hastaların bu ameliyattan en az 4 hafta önce ilaç kullanımını bırakmaları önerilmektedir. Ancak bu öneri yüksek doz içeren haplar için geçerlidir. Bu öneriye uyulması yerinde olur ancak düşük doz hap kullananların bu kadar dikkatli olmaları gerekmez. Özellikle büyük cerrahi girişim geçirecek olanlarda ya da ameliyat sonrası damar tıkanıklığı geçirme riski normalden yüksek hastalarda ise her türlü doğum kontrol hapının kesilmesi yerinde olur.EMZİRME DÖNEMİNDE KULLANIM
Doğum sonrası oral kontraseptif kullanımı sütün hem miktarını hem de kalitesini azaltmaktadır. Bu nedenle emziren annelerde 3 aydan önce doğum kontrol haplarının kullanılması önerilmez. Emzirmeyen ya da düzensiz emziren anneler ise doğumu takip eden 6. haftadan başlayarak düşük doz doğum kontrol haplarını kullanabilirler.DÜŞÜK YA DA KÜRTAJ SONRASI KULLANIM
12. haftadan daha erken bir dönemde gebelik düşük ya da kürtaj ile sonlanırsa zaman kaybetmeden hemen aynı gün doğum kontrol hapına başlanabilir.12 haftadan daha büyük gebelikler söz konusu olduğunda ise yüksek doz ilaçların kullanılması planlanıyorsa geleneksel olarak 2 hafta beklemek gereklidir. Bu teorik uygulamanın amacı damar tıkanıklığı riskini azaltmaktır. Düşük doz ilaçların ortaya çıkması bu uygulamayı da gereksiz kılmıştır.
Gebelik haftası ne olursa olsun kürtaj, düşük ya da erken doğumu takiben düşük dozlu oral kontraseptifler hemen kullanılmaya başlanabilir.
BAŞKA İLAÇLARLA BİRLİKTE DOĞUM KONTROL HAPI KULLANIMI
Halk arasında bazı antibiyotiklerin kullanımının doğum kontrol hapının etkisini azalttığı ve hamileliklere yol açtığına dair hikayeler anlatılır. Bunlar doğru değildir. Temel olarak karaciğerin çalışmasını etkileyen ilaçların doğum kontrol hapının metabolizmasını değiştirerek etkinliğini azaltabileceği kabul edilir. Aşağıdaki ilaçları kullananlarda bu tür bir sorun yaşanabileceğinden başka bir doğum kontrol yöntemi seçilmesi uygun olur:- Rifampin
- Fenobarbital
- Fenitoin
- Primidon
- Karbamezepin
- Primidon
- Etosüksimid
- Griseofulvin
Tam olarak ortaya konmamış olmakla birlikte doğum kontrol hapları aşağıdaki ilaçların etkisini arttırabilir ve bu ilaçlar doğum kontrol hapıyla birlikte alınırken dozlarının düşürülmesi gerekebilir:
- Diazepam
- Klordiazepoksit
- Teofilin
- Trisiklik antidepresanlar
Tam tersi olarak parasetamol ve aspirin kullanırken daha yüksek doz almak gerekebilir.
C vitamini kan östrojen düzeylerini arttırarak ara kanamalara neden olabilir Bu nedenle günde 500 miligramdan fazla C vitamini alınıyorsa vitamin hapı ile doğum kontrol hapı alımı arasında en az 4 saat ara olmalıdır.
Yeni nesil düşük doz oral kontraseptiflerin ise bu tür etkileri son derece düşüktür.
DOĞUM KONTROL HAPI KULLANAN HASTALARIN TAKİBİ
Genç, sağlıklı ve risk faktörü içermeyen ve yeni nesil düşük doz doğum kontrol hapı kullanan kadınlar yılda bir kez muayene edilmelidirler. Bu muayenelerde;- Öykü
- Tansiyon kontrolü
- Meme muayenesi
- Karaciğer muayenesi
- Jinekolojik muayene
- PAP smear testi yapılır
Yüksek doz kullanan ya da yüksek risk grubunda olan kadınlar ile yukarıda belirtilen rölatif kontraendikasyonları taşıyan kadınlar ise tercihen 6 ayda bir kontrol edilmelidir.
İlk kez doğum kontrol hapı kulllananlar ise olası yan etkilerin saptanması ve kullanımda hata olup olmadığının değerlendirilmesi amacıyla jinekologları ile görüşmelidirler. Bu görüşmede muayeneye gitmek şart değildir. Telefon ya da e-posta ile yapılan görüşmeler yeterli olur.
Doğum kontrol hapları ilk zamanlarda zannedilenden çok daha güvenli bulunmuştur. Doğum kontrol hapını bırakmanın en önemli nedeni yan etkilerden duyulan korkudur. Oysa yan etkiler hem son derece nadirdir hem de halk arasında sıkça söz edilen kısırlık yapar, kilo aldırır, düzeni bozar gibi hikayelerin gerçekle uzaktan ya da yakından ilgisi yoktur. Üstelik doğum kontrol haplarının istenmeyen gebeliklerden korunmanın yanı sıra kadın sağlığı açısından pek çok ek yararı vardır.
Doğum kontrol hapı kullanmaya başlamadan ya da kullanırken kontroller sırasında rutin laboratuvar incelemesi yapılması çoğu zaman gereksizdir. Bazı grup hastalarda ise kan şekeri ve kan lipid profillerinin kontrol edilmesinde yarar vardır. Bunlar:
- 35 yaş üzeri kadınlar
- Ailede kalp hastalığı, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon öyküsü olanlar
- Gebeliğe bağlı şeker hastalığı öyküsü olanlar
- Şeker hastalığı olanlar
- Kilo problemi olanlar
DOĞUM KONTROL HAPININ KESİLMESİ GEREKEN DURUMLAR
Aşağıdaki durumlar ortaya çıktığında doğum kontrol hapına hemen ara vermeli ve zaman kaybetmeden jinekoloğunuzla görüşmelisiniz.- Uzun süren baş ağrısı
- Başağrısı ile birlikte görülen baş dönmesi, bulantı ve kusma
- Bulanık görme
- Ani görme kayıpları, geçici körlük
- Tek taraflı ve kesilmeyen baş ağrısı
- Tedaviye cevap vermeyen baş ağrısı
- Bacaklarda kızarıklık ve ağrı
- İnme ya da felç
- Şiddetli karın ağrısı
- Şiddetli göğüs ağrısı ve nefes almada güçlük
- Kan basıncında yükselme
0224 249 95 95 numaralı telefonumuzdan randevu alabilirsiniz.
Diğer Hizmetlerimiz
- Tüp Bebek Tedavisi
- Gebelik Takibi
- Doğal Doğum
- Vajinismus Tedavisi
- Genital Estetik
- Kürtaj